JONATHAN BALCOMBE
etholog
34 yaşında bir Asya fili olan Happy’nin kendini Bronx hayvanat bahçesindeki kocaman bir aynaya bakarak tanıdığı ile ilgili son haberler başka canlıların zihinleri ve motivasyonları üzerine artık sayısı artan şaşırtıcı ve zihin açısı olaylardan birisi.
Yürütülen son çalışmalar farelerin acı çeken farelerle empati kurduğunu, esir erkek maymunların dişi maymunların poposuna göz atabilmek için bir şişe dolusu meyve suyunu verebileceğini, gıdıklanmaya alışık sıçanların daha fazla gıdıklanmak için insan kahkahasının kökenine benzer biçimde yüksek volümlü cıvıltılı sesler çıkaracağını ortaya koyuyor.
Bu tür keşifler memeli hayvanlarla sınırlı değil. Güvercinler insan yollarını kullanarak göç ediyorlar, kuzgunlar sırf heyecan yaşamak için kar kümelerinden kayıyor ya da yuvarlanıyor, iguanalar ise gurme tadında yemek uğruna soğuğa karşı koyarak canlarını sıkan yiyeceklerden uzak duruyorlar.
Balıklar da artık hisleri olmayan, beyinsiz nesneler olarak bir kenara konulamıyor. Üç balık biyoloğu yakın zamanlarda balıkları “ sosyal zekâya sahip, Makyavelist manipülasyon, ceza, karşılık verme ve işbirliği stratejileri yürüten” canlılar olarak tanımladı.
Bir zamanlar yalnızca insanlara ait olduğu düşünülen o upuzun liste siz daha “insan üstünlüğü” diyene dek kısalmaya başladı bile. Eskiden o nadide özgünlüğümüzün sembolü olan alet kullanımı bile doğada yaygın aslında, bir çok tür kendi aletlerini yapıyor ve modifiye ediyor. Hayvanların ayrıca kendi kültürleri var, başka hayvanlara karşı kasıtlı kötülükler yapabiliyor ya da şefkat gösterebiliyorlar. Aldatıyor, sataşıyor, rol yapıyor, keyifleniyor; yas tutmak, memnuniyet, kıskançlık , neşe ve utanç gibi bir çok duyguyu ifade edebiliyorlar.
Herşeyin en iyi bizde değil. Koku alma duyumuz bir çok memeli hayvanın yanında sönük kalıyor meselâ. Yarasalar en iyi radarımızın beceremeyeceği ölçüde bir netlikle ekoları yorumluyor. Bazı hayvanlar jeomanyetik, sismik ya da hava işaretleri kullanıyor. Güvercinler farklı açılarda döndürülen nesneleri tanımada insanları kat be kat aşıyor. Şempanzelerin eskiden yüz tanıma konusunda zayıf olduğu düşünülürdü- ta ki birisi onlara insan yüzleri yerine kendi türlerinden yüz resimleri göstermeyi akıl edene dek.
Ne yazık ki, hayvan farkındalığı, hayvan his ve duyguları ile ilgili anlayışımız ve bilgimiz ilerlerken onlara davranışlarımız çok gerilerde kalıyor. Her yıl on milyarlarca hayvanı öldürüyoruz, sayı sürekli artıyor. Siz bu cümleyi okuyana dek ABD’de fabrika çiftliklerinde yetiştirilen bin tavuk öldürülmüş olacak. Günümüzdeki bir çok çiftlik hayvanı gibi bu hayvanlar da hareket etme, temiz hava soluma ve güneşi hissetme özgürlüğünden yoksun bırakılıyor.
Yüz milyon hayvan küçük laboratuar kafeslerinde helak oluyor, ürün testlerinde acı çekiyor. Ölmeyenler genel olarak öldürülüyor. On milyonlarcası moda ve eğlence adına öldürülüyor. Bu sayıları insanın aklı kavrayamıyor. Ama hem bilim hem de sağduyu bu hayvanların tek tek her birinin düşünen ve hisseden canlılar olduğunu söylüyor.
Hayvanların hisleri ve duyguları olduğu—çünkü korku, acı, zevk ve mutluluk hissedebildikleri- için doğal olarak onlar açısında kendi yaşamlarının değerli olduğu sonucuna ulaşıyoruz. IQ’larının ne olduğunu hiçbir önemi yok. Onların acıları ve mutluluk hisleri sizin ve benim duygularımıza benziyor, yaşama arzuları da en az bizimki kadar güçlü.
Eğer hayvanlar dünyayı özünde bizim gibi tecrübe ediyorsa onlara kendi çıkarlarımız adına zarar vermeyi, onları öldürmeyi gerçekten meşru görebilir miyiz?
Çeviri:Cem
vicdanı olan her insan hayvansal hiçbir ürünü kullanmamak için çaba göstermeli
BeğenBeğen