Etiket: radikal ekoloji

Veganizmin dejenerasyonu

” Politika, Bilim ve Etikten Tüketicilik, Fundamentalizm ve Din’e…”

Dr. Steve Best

Bir çok insan kendini ve bu zayıf hareketi hatalardan ve kusurlardan kurtarmak için acele ederken çok önemli bir noktayı gözden kaçırıyor ve veganizmin bir din olmadığı, tam tersine onun antitezi olduğunda ısrar etmeye devam ediyor. İnsanı rahatlatsa da bir çok anlamda yanlış.

Dini tam anlamıyla ve uygun şekilde tanımlayan bir çok kriter var, veganizm bu kriterlere sahip olmasa da  rahatsız edici bir dereceye kadar  bir çok kriteri içine aldığını görüyoruz. Veganizm, doğru şekilde algılandığında hem bilimdir, hem etiktir, hem de zulme karşı geliştirilmiş bir politikadır. Ama bu hareket İsa’nın dünyaya yeniden geleceğine ve Dünya Kurtuluşu’nun biz henüz hayattayken, hatta bir kişiye göre 6 sene içerisinde meydana geleceğine inanan Samimi Dindarlar ve fundamentalistlerle dolu. Ve bir şekilde veganizmin yayılmasının devrimci bir değişime dönüşeceğine de eminler, yeter ki tahakkümcü sosyal yapılara dikkat edilsin.

(daha&helliip;)

Hayvan Bakış Açısı Kuramının Devrimci Anlamları

-Yazının tamamı-

Dr.Steven Best

Tarihsel ve toplumsal dinamiklerin karmaşıklığı ancak çoklu perspektifle uygun şekilde kavranabilir. Bu çoklu perspektifler Marksizm, feminizm, ırk/sömürge sonrası dönem incelemeleri, ve çevreci determinizm gibi eleştirel yaklaşımları kapsıyor. Sınıf, toplumsal cinsiyet, coğrafya ve iklim gibi belirleyicilere ayrıca insan tarihine hayvanların yaptığı etkiyi de eklememiz gerekiyor, ya da insan-hayvan ilişkileri ve karşılıklı etkileşimleri de diyebiliriz- hayvan bakış açısını kullanınca bu daha da netleşiyor.

(daha&helliip;)

Hayvan Ekstremizmi mi? Evet, Evet Aynen Öyle.

eski bir çeviri, yeniden-

Casey Suchan

Ekstremist? Şiddet yanlısı? Terörist?

Kesinlikle öyle. Ama biz değil.

Bunların hepsi et, ilaç ve  kürk endüstrilerinin hayvan haklarını savunanları ve eylemcileri tanımlamak  için kullandığı kelimeler. Bu dili kullanmaktan vazgeçiremeyiz onları; ama kendimize karşı bu dili kullanmaktan vazgeçebiliriz.

Bu sözcükleri ait oldukları yere doğru yönlendirmemizin vakti geldi; yani gerçek teröristlere, şiddet ve ekstremizm uygulayanlara, yani hayvanları sömüren endüstrilere. Birbirimizin kullandığı metodlar konusunda fikir ayrılıkları olsa bile buna  şiddet demeyelim. Dile dikkat edelim. İllegal diyelim. Suç diyelim. İyi ya da kötü bir taktik diyelim.

(daha&helliip;)

“ÖZGÜRLÜKTEN ASLA TAVİZ VERMEYİN…”

 Dr. Steve Best’in bir röportajından…

“Zarar vermemek yeterli değildir ifadesi en temel etik prensibidir . Aktif olarak iyi olanı yapmalısınız. Bu yüzden fabrika çiftçiliğinden, ve deri endüstrisinden, ilaç endüstrisinden vegan olacağınız noktaya dek geri çekilirseniz, lütfen moral anlamda hem sağlam hem de emniyette olduğunuzu düşünerek kendinizi kandırmayın. Neden? Çünkü ilk adımı attınız evet, ama tek adım değil bu. Veganizmin bir hayat tarzı olarak görülmesini çok ciddi olarak küçümsüyorum; çünkü bu, yeterli olanı yapmamak demektir.  Evinizin sınırları içerisinde kalıp Thai restaurantlarına gelip giderek yaşayarak, bu şeytani kötülük sitemlerine aktif olarak karşı koyduğunuzu düşünemezsiniz.

(daha&helliip;)

İnsanmerkezcilik Biyomerkezciliğe Karşı: Yanlış Bir Ayrım

Ian Angus

“Ya ekososyalizm ya barbarlık: Üçüncü bir yol yok”

Murray Bookchin, yanlış bir ayrımı tartışıyor.

Bazı yeşil yazarlar, özellikle de derin ekoloji gibi görüşleri savunanlar sosyalist çevrecileri insanmerkezcilikle, insan ihtiyaçlarına mutlak bir üstünlüğe sahip gözüyle bakarken insan olmayan doğanın ihtiyaçlarını ya görmezden gelerek ya da önemsiz görerek davranmakla suçluyorlar. Bu duruma karşılık olarak ekosentrizm ya da biyomerkezcilik, yani yaşayan bütün varlıkların ya aynı ya da birbirine benzer bir içsel değere sahip olduğu şeklinde bir görüşü ortaya sürüyorlar.

(daha&helliip;)

Ortak Doğalar, Farklı Kaderler: Türler Arası Bir İttifak Politikasına Doğru

Dr. Steve Best

Dünyanın gözleri Dünya Ticaret Merkezi yıkıntılarına dikilmişti binlerce insan ölürken. Aynı anda sıradan bir mezbahada çok daha fazla sayıda domuz, tavuk, hindi veya büyük baş hayvan diğer terörist eylemler sonucunda, aynı dakikalarda öldürüldü. Bir terörizm eylemi sıradışı, illegal ve ahlâk dışıyken diğeri son derece rutin, legal ve çoğu insana göre son derece kabul edilebilir bir şeydi. 11 Eylül ilk türden bir trajediydi, bitmek bilmez bir medya ilgisi gördü; ama hayvanlara her saniye yaşatılan 11 Eylül vurdumduymazlık örtüsü altında, çok daha uzun süre devam ediyor, hem işkence ve barbarlıkla dolup taşıyor. İnsan ve hayvan acısını  karşılaştırmaya cüret mi ettiniz? Herhalde toplama kamplarıyla fabrika çiftlikleri arasında benzerlikler bulmak kadar insanları deli eden az şey vardır. Vegan Voice’a yazdığı bir mektupta United Poultry Concerns başkanı Karen Davis 11 Eylül’ün hayvan ve insan soykırımlarını karşılaştırdı. Davis anında katrana batırıldı, tüyleri yolundu, kötü şöhreti Howard Stern Show’a çıkmasını bile sağladı. Karen Davis ve diğerleri ile birlikte ben de insan ve hayvan türlerinin dikkat çekmek ve görmesi gereken tepki anlamında birbiriyle karşılaştırılabilir bir özellik taşıdığını ifade etmeye cüret ediyorum. Charles Patterson’ın “Eternal Treblinka: Our Treatment of Animals and the Holocaust” kitabında belgelendiği gibi soykırımdan hayatta kalmayı başarabilen bir çok insan ve birçok Yahudi hayvanların kitlesel olarak öldürülmesi ve Nazi soykırımı arasında paralellikler görüyor. Theodor Adorno’nun söylediği gibi, “ Auschwitz bir insan bir mezbahaya bakıp “ama onlar hayvan” dediği zaman başlar”.

(daha&helliip;)