Görseller

 

Görseller” üzerine 12 yorum

  1. bitkilerin canlı olduğunu unutuyorsunuz? yani canlı olan hayvanlardan beslenmeyi reddederken diğer bir canlı olan bitkilerin yenilmesine göz yumuyorsunuz ? ya ikisinide red edin (bu durum tibbi olarak ölümdür) yada ikisinide yiyin

    Beğen

    1. bitkilerle hayvanların durumu aynı değil. Bitkiler de elbette canlı, ve doğa sömürüsünde ağaçların ve yeşilin katli de aynı derecede önemli. Ancak hayvanların durumuyla aynı değil. Hayvanların çektiği acıyı gözlemlemek mümkün, his ve duyguları olduğunu görmek için bilimsel araştırmalara gerek bile yok. Ayrıca örneğin memeli hayvanlarla insanlar arasındaki benzerlikler çok fazla ve çok dikkat çekici. Bir köpeği kuzuyu, kediyi yunusu sevdiğimizde onlar bunu anlıyor ve cevap veriyorlar. Aynı şekilde canları yanınca da bunu anlıyoruz çünkü tepkilerimiz aynı veya en azından benzer. Bitkilerin verdiği tepkiler aynı değil. His ve duygu sahibi olmak yani sentientizm sahibi canlılar olmak konusunda hayvanlarla aynıyız. O yüzden hayvan öldürmekle insan öldürmek arasında çok benzerlik var. Sizin önerinizi ortaya sürenler gerçekte et yemeyi haklı göstermek için yaparlar bunu. Hiç insanı seven beraber ortak duygular paylaşan bitki gördünüz mü? O bitkinin duyguları varsa bile onu gözlemlediniz mi? Gözlemledinizse bile hayvanların duygularını anladığınız gibi anladınız mı? Kıstasımız şu: his ve duyguları olan, acı çeken, bizim gibi yaşamak isteyen ve ölmek istemeyen, bizim gibi aileleri olan canlıları öldürmek ahlâken doğru mu değil mi? Bu bir sömürü mü değil mi? Bu hayvanları öldürmeden yaşamak mümkün mü değil mi?

      Beğen

  2. Yani bitki sömürüsüne meşuluk kazndrmak için tepksizliğini veya gözlemlenemezliğini ileri sürüyorsunuz , bir takım kimyasallar vererek hayvanların tepkisiz kalması sağlanabilir hatta bir birkiden daha hareketsiz bile olabilir ? Bence ölçü bu olmamalı , her durumda canlı ölüyor bir takım gerekçeler sunarak bir türün ölümü size rahatsızlık verirken diğer bir türün ölümüne göz yumuyorsunuz, Bir bitkinin ölümünde ne kadar acı çektiğini hissedebilirmisiniz ?Bir hayvanın tepki vermesi bitkiden daha fazla acı çektiğini göstermez , his ve duygular diyorsunuz bir bitki ile iletişme geçebilirsiniz onu severek , canlandığını irileştiğini göreceksiniz bu nasıl tepkisizlik olur.( ben bitkileride yiyorum hayvanlarıda , çünkü hayvanlar kurban olarak adanırlar rablrine bizde kul olarak adanırız rabbimize ) Hayvanların işkence görmesi filan bizde bunlara karşıyız ,teşekkür ederim bu farkındalığı yarattığınız için.

    Beğen

    1. evet anahtar kelimeyi söylediniz…”Rab”. Bitki ile iletişime geçerek bunu yaşadınızsa lütfen bize bu iletişimi anlatın. Sitede 1950li ya da 60lı yıllarda bitkilerle yapılan bazı deneylerle ilgili yazılar var. Bu deneylerde bitkilerin verdiği tepkiler, hatta korku hislerini düşündürten tepkiler vb.den söz ediliyor. Evet o anlamda haklı olabilirsiniz, ama memeli hayvanlarla insanlar arasındaki çok büyük benzerlikleri, aynılıkları düşünüp gördüğümüzde bu sömürüyü sürdürmek için bitkilerin canlılığını ve hislerini öne sürüyorsak burada Melani joy’un psişik uyuşukluk dediği sürdürmeye çalıştığımızı söyleyebiliriz: tanık olduğumuz sömürü öylesine büyük ki onu durduramayacağımızı bilerek ya da hazlarımızdan vazgeçemeyerek bitkileri bir bahane olarak öne sürüp bu sömürünün devam etmesini istiyoruz. Bitkilerin tepkileri, hislilik anlamında bile olsa hayvanlarla ve hele de memeli hayvanlarınki ile bir değil. Bunu reddedemeyiz. Eğer siz bir bitkinin hisleri olduğunu düşünüyor ve bu anlamda ona acı çektirdiğinizi düşünüyorsanız o zaman bu koınuda düşünmelisiniz. Bir başka ve önemli nokta ise şu: biz bitkileri yerken onları öldürmüyoruz, onların ürünlerini, meyvelerini yiyoruz. Bitkiler yaşamaya devam ediyor. Peki ya hayvanlar? tek tek her hayvanın yaşadığı acıları ve zulmü düşününce…kuzuların nasıl öldürüldüğünü gördünüz mü? Bunu nasıl kabul edebiliriz?

      tabii ki sizin temel bakış açınız Rab kelimesi ile ortaya çıkıyor. Siz hayvanların, bitkilerin vb.nin insanlar onlardan faydalansın diye var olduğunu yaratıldığını düşünüyor ve buna inanıyorsunuz. Hayvanların rablerine kurban olarak adanması vb. benim katılmadığım bir inanç. Bana tamamen gelenek olarak görünüyor, hiç bir gerçekliği olduğuna inanmıyorum ve ailemizde de kurban kesmiyoruz. Hele de hayvanların dünyada maruz bırakıldığı bütün kötülükleri düşününce bir de Allah’a kurban edilmeleri sadece daha korkunç bir seçenek olarak görünüyor. Ama siz belki Zafer dergisine bu meseleyi yazduığımda ağzımın payını veren o yazar gibi de söyleyebilirsiniz. O bana kurban edilen hayvanların daha manalı bir ölüm yaşadıklarını söylemişti. Tasavvuf yolundaki bir arkadaşım da kurban edilen hayvanın derecesinin ve kıymetinin arttığını söylemişti, zira Allah için kurban ediliyorlardı. eğer bakış bu ise ben de kendi bakışımı söylüyorum: Allah için yaşatmak… Allah denilen yaratıcı, insanın merhamet ve şefkat hislerinden beri olamayacağına göre, onun insan ve hayvan bütün canlıların iyi yaşaması, sömürülmemesi, öldürülmemesi, zulme uğramaması adına yapılacak bütün davranışları iyi ve doğru kabul etmesi gerekir. Ben böyle düşünüyorum ve böyle yapmaya çalışıyorum.

      Selâmlar

      Beğen

  3. Vesselam.
    Hala canlı bitkileri neden yediğinizi veya yemek zorunda olduğunuzu anlatmadınız? Söylemleriniz hala kendi içinde çelişkiler barındırıyor ”biz bitkileri yerken onları öldürmüyoruz, onların ürünlerini, meyvelerini yiyoruz ” dediniz her bitki ağaçtan çıkmıyor , kökünden beslediğiniz bitkiler peki ?
    Rap kelimesine özellikle takılmanız ve bu gibi söylemleiniz (” Allah denilen yaratıcı” )sizin değer yargınızı açıkça ortaya koyuyor.
    ”Hayvanların rablerine kurban olarak adanması vb. benim katılmadığım bir inanç” dediniz , bu dini bir emir bunlardan müslüman olmadığınızınızıda öğrendik
    işin en esprili tarafı şudur , tartışmlar uzar ve anlamsızlaşır konu dağılır ve tanrıyla olan problemine gelir.. sen tarınla problemini çözemedikten sonra Allahın kitabınada problemli yaklaşırsın .. önce tanrınla problemini çöz Allahı bul değer yargılarını ona göre inşaa etmeni tavsiye ederim …
    (bunuda eklemek istiyorum , ineğe tapan ve onu kutsal gören hintlilerin muhteşem ahlaki tavırları biliyorsunuz değil mi? aynı grup milyonlarca insanı kurban ediyor (belki ölenler müslüman oldukları için dikkatinizi çekmemiştir) demek istediğim Ahlakiliğin ölçüsü hayvana yapılan muameleye göre değerlendirilemez tabiki ahlaklı insan hayvana kötü davranmaz fakat ahlak kavramı bir hayvana yapılan muameleye indirgenemez budist örneğinde olduğu gibi ineği kesmeyen adam kılıçla müslümanları doğuruyor..
    Demek istediğim değer yargılarımız çok farklı iletişim kurabilirz fakat anlaşamayız ..

    Beğen

    1. Sizin de gördüğünüz gibi olay sizin inancınızın savunulmasına geldi. Bizim meselemiz İslam dininin herşeye nasıl yaklaştığı değil. İman veya inancın nasıl yaşandığı, veya yaşanmadığı, eksik olup olmadığı değil. Ne yapacağız ki bunu? Ahlâk kavramı elbette sadece hayvanlara nasıl davranıldığına indirgenemez ama sadece Allah’a nasıl ibadet edildiğine ya da İslam’a uygun yaşanıp yaşanmadığına da indirgenemez. İnsanlar sürekli inançlarının yüceliğinin ispatlarını etrafa gösterme, bunu anlamaları konusunda insanları ikna etme çabası içindeler. Ama konumuz inancın imanın yüceliği değil ki. Budistlerin yaptıkları müslümanların ya da hristiyanların yaptıklarından farklı mı ? İnsanlar kendi inançlarını, dinlerini insan öldürerek de savunuyorlar. Budistler değil hepsi öyle. Aralarındaki fark ne? Hristiyanlar bombalıyor işgal ediyor, müslümanlar bombalıyor öldürüyor, yahudiler yapmadığını bırakmıyor. Bu ülkede müslümanlar kadar dindar ve rahat hristiyan, yahudi ya da diğer dinlerden insanlar olsa sizin itirazlarınızı onlar da aynı şekilde, inançlarına göre yapacaklardı. “Allah denilen yaratıcı” vb. cümlelerle benim inancımın olmadığı, eksik olduğu, tanrımla aramdaki problemi çözeyim de Allah’ın kitabına doğru yaklaşayım olayı bana gereksiz geliyor çünkü benim dindar, müslüman, inançlı birisi olup olmadığımın olayla alâkası yok. İntisaplı birisiysem değişecek mi yani olay?. İnsanlar Allah’la varolan şu şekilde yaşamaktan memnun değiller. Ancak başkaları da kendileri gibi yaşarlarsa rahat edecekler. Siz müslüman olmadığım sonucuna vardınızda sizin ne anladığınız değil ki Allah’ın ne anladığı önemli. Allah hiç bir şeyi yanlış anlayamayacağına göre, beni de yanlış anlamıyordur, ben Onun hakkında öyle düşünüyorum. O kadar itimadım var yani Allah’a. İnsanlar anlamadığı için sorun oluyor sadece. Onlar ikna edilmek ya da ikna etmek istiyorlar.

      Ahlâki davranışları konusunda: hayvanların milyarlarcası acı çeke çeke öldürüldüğüne ve onları öldürmek, kullanmak, sömürmek hiç bir şekilde suç olmadığına göre, ahlâkı sizin çizdiğiniz sınıra göre değil hayvan özgürlüğünün çizdiği sınıra göre düşünüyorum. Din değil sınır. Hayvan özgürlüğü; hayvanların insan kültürü tarafından ne şekillerde sömürüldüğünü tespit eder, bu bilgileri ifşa eder ve sömürünün ortadan kaldırılması için daha adil ve iyi bir dünya kurulması için mücadele eden diğer bütün mücadelelerle bağlantısı vardır. Bu anlamda doğa sömürüsü, insan sömürüsü, hayvan sömürüsü arasındaki bağlantıları gören insanların hayvan özgürlüğü konusunda artık sesini daha çok yükseltmesini bekleyeceğiz.

      Beğen

  4. Din konusundaki saplantın ve rap kelimsine takılı kalman bizi inanç sistemleri konusunda konuşmaya itti..Dinsel ırkçılık konusunda dnimiz’ bir insanın ölümü tüm insanlığın öümüdür ‘ buda tüm insanlığı kapsayan sadece müslümanlar için uygulanacak bir açıklama değildir.
    ‘ahlâkı sizin çizdiğiniz sınıra göre değil hayvan özgürlüğünün çizdiği sınıra göre düşünüyorum.’ Ahlakın sınırlarını ben belirlemiyorum Allah belirliyor fakat sen kendi ahlaki sınırını kendin çiziyorsun , değerlerin değiştikçe kendi sınırlarını koruman güçleşir yani insan hiçbir değerin ölçüsü olamaz.
    Bir insan haklı çıkmak için tartışıyorsa bu tartşma sonlanmaz ve yaralıda olmaz . bu tartışmada kimin haklı olduğuna ne sen ne ben karar verebiliriz.Fakat o bilir. büyüzden sözü fazla uzatmıyıp size sayfanızda mutluluklar 🙂

    Beğen

    1. sadece bu ahlakla ılgılı yorum dıkkatımı cektı gerısınıde zıhnıyetınden tahmın etmek zor olmadı…. ahlak ….!!!!!???? dinlerdeki hangi ahlak..? 9 yasında bır kızla evlenebılmekmı ahlak bırını taslayarak öldürmekmi el kol bacak kesmekmi cihad yapanlara seks kölesi olmakmı cariye ve köle sahibi olabilmekmi deve üstünde seksmi 4 kadın almakmı karını dövebilmekmi hangi güzel ahlaktan bahsediyorsun 😀 yirim sizin güzel ahlakınızı… insan dediğin bildiğin maymunla ortak ataya sahip dünyanın en ahlaksız (senin ahlak anlayışın farklı gerçi) en cani en kötü hayvanı… haa yok ben adem havva dan geldım dıyorsan o sapıklığın ahlaksızlığın tavan yapmış hali ensest manyaklar. ademin ilk iki çocuğuda erkekti. götünüzden uydurdugunuz tanrılarla dinlerle ahlaksızlığınızı kapatmaya calıstıkca dahada ahlaksızlasıyorsunuz. merhametsizzliğinizi ahlaksızlığınızıda dinimizde var dıyerek kapatmaya calısıyorsunuz. ibrahim peygamber oğlunu yıyecekmıydı kesseydı? sen koç u yıyıyorsun? kuran da et yememek gunahmı dıyor? et yemezsen cehennememı gıdersın dıyor..? oyle bır ayetmı var. illa kurban kesmen gerekmıyor onun parasını dagıtabılırsınde sana bır karıncayı bıle ıncıtme demıs…! bunlardan bırseyde cıkaramıyorsun degılmı beyın hucrelerınız yanmış düşünmeden hayata iman ederek başlayınca böyle olup cıkıyorsunuz işte…

      Beğen

  5. dinsel motiflerle biçimlendirilen çürümüş zihinlerin algıları maalesef işte bu mahluk gibi kapalı oluyor. tartışmanın üzerinden epey süre geçmiş ve cem bey müthiş cevaplarla silkelemiş,. ancak merhametsiz, vicdansız ve empati kavramından bihaber kişilerin tek dayanağı “bitkiler de canlı, onlar da acı duyuyor” mottosu üzerine kurulu. lakin bitkilerin de acı hissetiğine dair öne sürülen argümanın altı boş, bilimsel kanıtlarla desteklenmiyor. hayvanlara gelince, her yönüyle, korku, ıstırap, acı,tehlike vb. gibi duyguları hissetme ve yansıtma becerileri olduğunu sıradan insanlar olarak dışarıdan müşahede etmek mümkün. üstelik insandaki gibi hatta belki daha fazla hayatta kalma içgüdüleri var. ne var ki, hayvanları sömürmekte beis görmeyen gerek evrim teorisi yanlısı ateistlerin -ki her daim insan beyninin hayvansal proteinle gelişimini arttırdığı ve zeki bir türe evrildiği yargısıyla hareket ederler- gerekse de dini gelenekten ve kutsal metinlerdeki kaynaklardan gelen asılsız bilgilerle beyinleri yıkanmış güruhun yegane müşterek noktası hayvanların kendileri için varolmuş canlılar olduğu çıkarımıdır. arada bir fark tabii ki vardır, gerekçeleri tam olarak aynı değildir. şöyle ki, biri için hayvanları doğa insana sunmuştur, diğerine göreyse allah insanın hizmetine amade etmiştir. avcı-toplayıcı, besin zinciri, besin piramidinin tepesi (burada homo sapiens varmış), hayvansal proteinin şart olması, b12, esansiyel aminoasitler safsataları ise ikisinin de kullandığı klişelerdir.
    aralarında derin görüş farkı olan iki cenah da kendi içlerinde tipik mazeretler üretirler ve iki ayrı görüşü tek bir potada eriten de zavallı masum hayvanların bedenleridir.
    not: immanuel kant’ı her ne kadar tutmasam da şu söylemini beğenirim.
    “akıl, ahlakı olan insanda kendini vicdan olarak ortaya koyar.”

    Beğen

  6. Bitkiler üzerinde yapılan deneyler, bitkilerin çeşitli durumlara tepki verdiğini göstermiştir. Pozitif ya da negatif. Hatta suyun kristallerinin de pozitif-negatif durumlarda çeşitli şekiller oluşturduğu gözlemlenmiştir. Ama tüm bunlar bitkilerin de hayvan türleri gibi acı çektiği, duyguları, bilinci olduğu anlamına gelmez. Farklı canlıların verdiği tepkilerdir. Bitkilerde budama daha sağlıklı olmasını sağlar, hayvan türlerinde acı ve ölüm demektir. Yapılar birbirinden tamamen farklıdır, tepkiler de farklıdır. Eğer yukarıdaki gibi aynı gördüğünü iddia edip bunu et yemenin savusu yapıyorsanız o zaman insan eti de yiyebilirsiniz; ya da vicdan-inanç diyorsanız ölen hayvanları yiyebilirsiniz.
    Cem Bey’in dediği gibi hayvanların bedensel ruhsal sistemleri tamamen aynıdır, dolayısıyla ne kadar acı çektiklerini biliyor, görüyoruz. Hayvanlarla bitkilerin yapıları tamamen farklıdır; tepki veriyor olması onun acı çektiği anlamına gelmiyor. Doğada herhangi bir varlık, taş toprak, canlı cansız her etki sonucu bir tepki verir. Kimyasal reaksiyonlar da tepkidir.

    Beğen

  7. 22 yıldır et yemiyorum. Bana “bitkiler de canlı ama” diyenlerle tartışmayı bırakalı çok uzun zaman oldu. Israr edene sadece şunu söylüyorum: Al eline bıçağı; yemek için canlı bitkiyi mi daha rahat kesersin, canlı hayvanı mı? Gerisini dinlemiyorum. Benim için konuşma burada bitiyor. Çünkü herkes kendi vicdanını taşıyor. Bu arada hakikaten keşke insanlar olarak fotosentezle yaşayabilseydik. =)

    Beğen

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.